Kuşların Diliyle Masallar - Feridüddin Attar - Cağaloğlu Yayınevi
“Mantıku’t-tayr” terkibini mantık kelimesinin “söylemek, konuşmak, lisân-ı hâl ile anlatmak” gibi anlamları vardır. “Kuş” demek olan tayr ise sâlikleri temsil etmektedir. Allah’ın zuhur ve taayyününü temsil eden “Sîmurg” hem kesreti hem vahdeti göstermektedir. Farsça sîmurg “otuz kuş” anlamına geldiği gibi birleşik halde bununla vahdet kastedilmiştir. kelime Arap edebiyatındaki anka gibi ismi olup cismi olmayan efsanevî bir kuşun adıdır.
“Mantıku’t-tayr”ın konusu kısaca şöyledir: Kuşlar kendi aralarında toplanıp hiçbir ülkenin padişahsız olmadığını, padişahsız ülkede nizam ve intizam kurulamayacağını belirtirler. Aralarında bulunan ve mürşidi temsil eden, Süleyman peygamberin mahremi ve postacısı hüdhüd  ( En-Neml Suresi 16.  Süleyman Dâvûd’un yerine geçti. Dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lutuftur. 
 (En-Neml  Suresi 20. Süleyman kuşları gözden geçirdi ve Hüdhüdü niçin göremiyorum; yoksa kayıplara mı karıştı? diye sordu.(En-Neml  Suresi 30.  Mektup Süleyman’dan gelmekte, rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla başlamaktadır;) bu konuda onlara yol göstereceğini söyler. Hüdhüdün öncülüğünde toplanırlar. Fakat yolun uzak ve sıkıntılı olduğunu anlayınca bülbül, papağan, tavus, kaz, keklik, hümâ, doğan, balıkçıl, baykuş ve diğer bazı kuşlar birer mazeret ileri sürerek yolculuktan vazgeçmek isterler. Hüdhüd kuşların hepsine cevap vererek onları ikna eder. Sonunda bütün kuşlar hüdhüdün kılavuzluğunda yola çıkarlar. Yolculuk esnasında bitkin ve yorgun düşen binlerce kuş hüdhüdden şüphelerinin giderilmesini ister. Hüdhüd her birinin soru ve itirazlarına cevaplar verir; önlerinde “ talep, aşk, mârifet, istiğna, tevhid, hayret, fakru fenâ” denilen yedi vadinin bulunduğunu   bu yedi vadiyi geçince padişahları olan sîmurga ulaşacaklarını anlatır. Tekrar yola koyulan kuşlardan sadece otuzu hasta ve yorgun durumda bu vadileri aşıp yüce bir dergâhın önüne ulaşır. Burada bir postacı gelip onların sîmurgu sorduklarını anlayınca önlerine birer kâğıt parçası koyarak okumalarını söyler. Yazıları okuyan kuşlar bütün yaptıklarının yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. Bu sırada sîmurg da tecelli eder. Fakat gördükleri sîmurg kendilerinden başka bir varlık değildir. Sîmurgda kendilerini, kendilerinde sîmurgu görüp hayretler içinde kalırlar. Bu arada bir ses duyulur: “Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz; daha fazla veya daha eksik gelseydiniz yine o kadar görünürdünüz; burası bir aynadır.” Neticede hepsi sîmurgda fâni olur, artık ne yol ne yolcu ne de kılavuz vardır. Gölge güneşte kaybolur. Menzil-i maksûda vâsıl olan otuz kuş aradıkları sîmurgun kendileri olduğunu anlar.
Attâr “Mantıku’t-tayr”da vahdet-i vücûd inancını anlatmıştır. Buna göre var olan sadece vücûd-ı mutlaktır. Bütün kudret O’ndadır. İnsanın kâinatta varlık halinde gördükleri, vücûd-ı mutlakın bir ayna hükmünde olan adem-i mutlakla karşılaşmasından doğan çeşitli görünüşlerden ibarettir. Allah çeşitli şekillerde tecelli ettiğinden bütün eşya ve yaratıklar bir varlığa sahip gibi gö
Yorum bulunamadı
 Akademik
 Akademik  Bilgisayar
 Bilgisayar  Çocuk Kitapları
 Çocuk Kitapları  Edebiyat Kitapları
 Edebiyat Kitapları  Eğitim Kitapları
 Eğitim Kitapları  Ekonomi Kitapları
 Ekonomi Kitapları  Felsefe Kitapları
 Felsefe Kitapları  Genel Konular
 Genel Konular  Hobi Kitapları
 Hobi Kitapları  İnsan ve Toplum
 İnsan ve Toplum  Kişisel Gelişim
 Kişisel Gelişim  Politika Siyaset
 Politika Siyaset  Sağlık Kitapları
 Sağlık Kitapları  Tarih Kitapları
 Tarih Kitapları  Yemek Kitapları
 Yemek Kitapları 
 İlkokul Kitapları
 İlkokul Kitapları  Ortaokul Kitapları
 Ortaokul Kitapları  Lise Kitapları
 Lise Kitapları  TYT Kitapları
 TYT Kitapları  AYT Kitapları
 AYT Kitapları  DGS Kitapları
 DGS Kitapları  ALES Kitapları
 ALES Kitapları  KPSS Kitapları
 KPSS Kitapları  YDS Kitapları
 YDS Kitapları  YÖK-DİL Kitapları
 YÖK-DİL Kitapları 
 
 
