Türkçe ve Felsefe Terimleri - Mustafa Karataş - Pegem Akademi Yayıncılık

9786257880251
%
5
İndirim
178,60 TL
188,00 TL
Temin Edilebilir (3-5 İş günü)
Kargo Bilgisi

Sabit kargo ücreti 30TL

300TL ve üzeri Kargo Ücretsiz

Ödeme Seçenekleri

Türkçe ve Felsefe Terimleri - Mustafa Karataş - Pegem Akademi Yayıncılık

Türkçedeki bilgi alıntılarının önemli bir kısmının kaynağı felsefedir. Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyıldan itibaren yaşanan siyasî ve askerî başarısızlıklar sonucunda Batı’yla birtakım zorunlu ilişkiler kurulmuş ve böylece “Batı”lı bilgilere maruz kalan Türk toplumu birçok yeni felsefe kavramı ve terimiyle tanışmıştır. O dönemden itibaren bu terimlerin dili ve Türkçeleştirilmesi konusu tartışılagelmiş ve konu, bir dil sorunu olmaktan öte bir “zihniyet mücadelesi”ne dönüşmüştür. Bu mücadele, “yaklaşık bin yıllık bir Arap geleneğinin yer aldığı Doğu’nun, etkisine yeni girilen Fransız kültürünün temsil ettiği Batı’nın ve binlerce yıllık birikimiyle Türk kültürünün, Osmanlı aydınlarının zihninde yarattığı çatışmanın, çıkmazın dile, Türkçeye düşen gölgesi” olarak ve “terim sorunu” adıyla Türk bilim hayatında yaşamaya devam etmektedir.

Felsefe terimlerinden oluşan bu alıntılar, araştırmacılar tarafından çeşitli biçimlerde ve anlayışlarla Türkçeleştirilmektedir. Ancak Türkçenin olanaklarıyla üretilen bu terimlerin tutunma durumunu, yani sözlüklere girmesi ve böylece kurumsallaşarak alan çalışmalarında yaygın bir biçimde kullanılmasını belirleyen birçok etkenin olduğu görülmektedir.

Bu kitapta, felsefe terimleri konusu diller arası ilişkiler, kavram alışverişi ile pazarlaması çerçevesinde ele alınmış, Türkçe felsefe terimlerinin tutunmasını belirleyen etkenlerle ilgili tespitlerde bulunulmuş ve değerlendirmeler yapılmıştır. İncelenen örneklere göre, Türkçe felsefe terimlerinin tutunamamasında en az etkili olanının terimin Türkçesi (ses, yapı, anlam) olduğunu söylemek mümkündür.

Dr. Mustafa Karataş, Türkçe ve Felsefe Terimleri kitabında bize bir yol açıyor. (Pegem Akademi Yayınları, 255 s.)

Ne yazık ki, dilimizi geliştirmede, ilim dili yolunda ilerlemede çok yavaşız.

Felsefesi olmayan bir milletin fikri olabilir mi? Düşünen üretir. Düşünebilmek için hikmet-felsefe gerektir.

Yine İbn Halduna dikkat çekeceğim. Mukaddimesisinde tarih ile hikmet arasında ilişki kurar.

Hikmet ulemaca, vahyin yorumu olarak düşünülse bile, geniş anlamda felsefeyi içine alır. İbn Haldun der ki: Tarihin içinde sak­lanan anlam ise; düşünmek, hakikati araştırmak ve olan şeylerin ilkeleri incedir, hâdiselerin keyfiyet ve sebepleri hakkındaki bilgi derindir. İşte bundan dolayı tarih şereflidir ve hikmetin içine dalmıştır. Bundan dolayı tarih, hikmet ilimlerinden sayılmaya lâyık­tır.

İbn Haldun şöyle bir not düşer: Mantık gibi aklî olan ilim­ler İslâmlar arasında az çok yayılmaya başlamış ise de başlangıçta bu ilimleri felsefe ilimlerinden sayarak, şerî ilimlere tamamıyla aykırıdır diye Kelâmcılar öğrenmemişler ve bu ilimleri tamamıyla ihmal etmişlerdi.

Sıkıntımız burada...

Yine İbn Haldundan: Allah, Peygamberi vasıtasıyla İslâm dinini öğretti. Müslümanlar, tarihte benzeri görülmemiş derecede zaferler kazandılar. Diğer milletleri çiğ­neyip geçtikleri gibi, Rumların ellerin­deki yerleri de aldılar. İlk çağda Müslümanlar sa­de bir hayat yaşarlar, sanat ve hünerden uzak idiler. Devlet ve saltanatları kudret ve istikrar kazandıktan sonra medeniyette hiçbir milletin yükselmediği dereceye yükseldiler, hüner ve sanatın her çeşidinde ve ilimlerin her dalında ilerledik

Sayfa
278Sayfa
Kağıt
2. HamurKağıt
Boyut
13.50x21.00cm
Basım Yılı
Eylül 2020
Ürün Yorumları

Yorum bulunamadı

Benzer Ürünler Benzer Ürünler