Türk Soğuk Savaşı - Kaan Kutlu Ataç - Nobel Bilimsel Eserler
Türk Soğuk Savaşı - Kaan Kutlu Ataç - Nobel Bilimsel Eserler
Türkiye için 2. Dünya Savaşı sonrası dönem, genel olarak Sovyetler Birliğinden kaynaklanan güvenlik tehdidine işaret eder. Türkiye açısından kuzey komşusunun yarattığı kuşatılmışlık endişesinden kurtulmanın çaresi ise ABD liderliğindeki Transatlantik Bloğu’na eklemlenme süreci oldu. Ancak bu süreç içerisinde Türkiye kuşatılmışlığın pasif etkisinden kurtularak bölgesel Soğuk Savaşı aktif olarak etkilemeye yönelik politikalar da uygulamaya çalıştı. Türkiye, Batılı müttefik olarak coğrafyasında artan oranda etkinliğe sahip oldu ve 1947 Truman Doktrini ile birlikte ABDnin sağladığı açık desteği ekonomik, askerî ve siyasi alanda hissetti. Türkiyenin 1952de NATOya üyeliği, Transatlantik ile eklemlenmesi güvenlik ve askerî boyutuna işaret eder. Ancak Türkiyenin ekonomik gelişmeye yönelik uyguladığı politikaların ekonomik ve finansal alanda yarattığı ciddi sorunlar Washingtonda NATO’nun Güneydoğu Kanadının çıpası olan Türkiyenin sadık müttefik olarak sorgulanmasına neden oldu. 1954 yılına gelindiğinde ABDnin sadık müttefik olarak tanımladığı Türkiyenin yapısal ekonomik ve finansal sorunları Amerika-Türkiye ilişkilerinin merkezine oturmuştu. Washington 1955ten itibaren bu sadık müttefikliği sorgulamaya başladı ve nihayetinde Türkiye Eisenhower yönetimince millî güvenliğine ve çıkarlarına tehdit olabilecek bir ülke olarak değerlendirilmeye başlandı. Bu noktada Türk Soğuk Savaşı Sovyet güvenlik tehdidinden ziyade Ankara-Washington ekseninde şekillenmeye başladı. Türk Soğuk Savaşı: Sadık Müttefikten Milli Güvenlik Sorununa Eisenhower ve Türkiye 1953-1957 başlıklı çalışma Washington açısından Ankaranın sadık müttefiklikten millî güvenlik tehdidine doğru evrilmesinin hikâyesidir.
Yorum bulunamadı