Josh Malerman Seti 6 Kitap - İthaki Yayınları
Josh Malerman Seti 6 Kitap - İthaki Yayınları
Josh Malerman Seti 6 Kitap - İthaki Yayınları
Malorie: Bir Kafes Romanı
GEVŞEME
GÖZBAĞINI ÇIKARMA
VE SAKIN GÖZLERİNİ AÇMA
Kafes’in gerilim dolu devam kitabı Malorie’de Josh Malerman, okurları gözle görülemeyen dehşetlerle burun burna getiriyor.
Malorie’nin iki çocuğuyla birlikte bir nehri aşarak güvenliğe kavuşmasının on iki sene sonrasında, akıl sağlığıyla deliliği ayıran tek şey hâlâ bir gözbağıydı. Dünyayı ele geçirmiş olan yaratıklara atılan tek bir bakış, insanların akıllarını yitirip kendilerine ve etraflarındakilere zarar vermelerine neden oluyordu.
Bu yaratıklara ne bir açıklama getirilmişti bugüne dek ne de bir çözüm bulunmuştu.
Malorie’nin elinden gelen tek şeyse hayatta kalmaktı. Ve çocuklarının da hayatta kalmasını sağlamak. Derken Malorie ona imkânsız gibi görünen bir haber alacaktı. Bu haberle birlikte, çok ama çok uzun zamandır ilk kez umudun tadına bakacaktı.
Canından çok sevdiği, onun için çok şey ifade eden ve bugüne dek öldüğünü sandığı birileri hayattaydı. Ve onlara ulaşabilmesi için Malorie’nin o güne dek çıktığı en tehlikeli yolculuğu yapması gerekecekti. Hayata dair her şeyi kitaplardan öğrenmiş olan Olympia ve yaşadıkları hayatın kolaylaştırılabileceğine inanan mucit Tom’la beraber bir kez daha yaratıkların ve eski dünyanın deliliğine sahip insanların arasına adım atacaktı.
Ve Malorie’nin acı bir şekilde öğrendiği gibi, bazen insanlar yaratıklardan bile daha korkutucu olabilirlerdi.
Kafes
Görülmemesi gereken korkunç bir şey… Ona atılan bir bakış kişiyi ölümcül bir deliliğe sürüklüyor. Ne olduğunu ve nereden geldiğini ise kimse bilmiyor.
Malorie ve iki çocuğu, olayların başlangıcından beş yıl sonra hayatta kalmayı beceren bir avuç insan arasındaydı. Nehrin kenarındaki terk edilmiş bir evde çocuklarıyla yaşayan Malorie, ailesinin güvende olabileceği bir yere gitmenin hayalini kuruyordu. Fakat onları bekleyen yolculuk tehlikelerle doluydu. Tek bir yanlış hamle ölümlerine yol açabilirdi. Ve onları takip eden bir şey vardı.
Bu bilinmeyene doğru gözbağının karanlığında yaptığı yolculukta Malorie sık sık geçmişi hatırlıyordu. Bir araya gelerek hayatta kalmaya çalışan, kendisini de aralarına alıp onu da kurtaran arkadaşları bir bir aklına geliyordu. Ancak sağ kalan ve kapılarını çalan insanlar arttıkça ortaya yüzleşmeleri gereken bir soru çıkmıştı: Herkesin aniden delirdiği bir dünyada kime güvenilebilirdi?
Gölün Dibindeki Ev
İkisi de on yedi yaşındaydı. İkisi de korkuyordu. İkisi de evet diyordu.
Mükemmel bir ilk randevuydu: üzerinde kanoyla kürek çekilen göller, sandviçler ve soğuk içecekler... Ama Amelia ve James aniden suyun altında yaşamlarını sonsuza dek değiştiren bir şey keşfettiler.
İki katlı.
Bir bahçeli.
Ve ön kapısı da açık.
Gölün dibinde bir ev.
Amelia ve James için tek bir kural var: Evle ilgili soru sormak yok. Peki böylesine muhteşem bir yerin, belli bir bedelinin olmaması mümkün mü? İkili dalgaların altında parıldayan evde vakit geçirirken gerçekler de ortaya çıkmaya başlıyor:
Bir evin boş olması, orada kimse olmadığı anlamına mı geliyor?
Teftiş
J, dünyanın geri kalanından soyutlanmış, ormanın derinliklerinde bir okula gidiyordu.
Okulun toplam yirmi altı öğrencisinden biriydi. Bu okulun tüm öğrencileri oğlan çocuklarından oluşuyordu ve okulun gizemli kurucusunu baba olarak biliyorlardı. Sanat, bilim ve atletizmin yanı sıra hayatlarının tümünü kaplayan ve bildikleri tek gerçeklik olan okulla ilgili eğitim alıyorlardı.
Fakat J, babanın bilinmesini istemediği başka gerçekler olduğundan şüphelenmeye ve bunlarla ilgili sorular sormaya başlamıştı. Bu yerin gerçek amacı neydi? Öğrenciler neden buradan ayrılamıyordu? Babaları onlardan ne tür sırlar saklıyordu?
Bu sırada, ormanın diğer tarafında, tıpkı Jninki gibi bir okulda, K adındaki bir kız da benzer soruları sormaya ba
Malorie: Bir Kafes Romanı
GEVŞEME
GÖZBAĞINI ÇIKARMA
VE SAKIN GÖZLERİNİ AÇMA
Kafes’in gerilim dolu devam kitabı Malorie’de Josh Malerman, okurları gözle görülemeyen dehşetlerle burun burna getiriyor.
Malorie’nin iki çocuğuyla birlikte bir nehri aşarak güvenliğe kavuşmasının on iki sene sonrasında, akıl sağlığıyla deliliği ayıran tek şey hâlâ bir gözbağıydı. Dünyayı ele geçirmiş olan yaratıklara atılan tek bir bakış, insanların akıllarını yitirip kendilerine ve etraflarındakilere zarar vermelerine neden oluyordu.
Bu yaratıklara ne bir açıklama getirilmişti bugüne dek ne de bir çözüm bulunmuştu.
Malorie’nin elinden gelen tek şeyse hayatta kalmaktı. Ve çocuklarının da hayatta kalmasını sağlamak. Derken Malorie ona imkânsız gibi görünen bir haber alacaktı. Bu haberle birlikte, çok ama çok uzun zamandır ilk kez umudun tadına bakacaktı.
Canından çok sevdiği, onun için çok şey ifade eden ve bugüne dek öldüğünü sandığı birileri hayattaydı. Ve onlara ulaşabilmesi için Malorie’nin o güne dek çıktığı en tehlikeli yolculuğu yapması gerekecekti. Hayata dair her şeyi kitaplardan öğrenmiş olan Olympia ve yaşadıkları hayatın kolaylaştırılabileceğine inanan mucit Tom’la beraber bir kez daha yaratıkların ve eski dünyanın deliliğine sahip insanların arasına adım atacaktı.
Ve Malorie’nin acı bir şekilde öğrendiği gibi, bazen insanlar yaratıklardan bile daha korkutucu olabilirlerdi.
Kafes
Görülmemesi gereken korkunç bir şey… Ona atılan bir bakış kişiyi ölümcül bir deliliğe sürüklüyor. Ne olduğunu ve nereden geldiğini ise kimse bilmiyor.
Malorie ve iki çocuğu, olayların başlangıcından beş yıl sonra hayatta kalmayı beceren bir avuç insan arasındaydı. Nehrin kenarındaki terk edilmiş bir evde çocuklarıyla yaşayan Malorie, ailesinin güvende olabileceği bir yere gitmenin hayalini kuruyordu. Fakat onları bekleyen yolculuk tehlikelerle doluydu. Tek bir yanlış hamle ölümlerine yol açabilirdi. Ve onları takip eden bir şey vardı.
Bu bilinmeyene doğru gözbağının karanlığında yaptığı yolculukta Malorie sık sık geçmişi hatırlıyordu. Bir araya gelerek hayatta kalmaya çalışan, kendisini de aralarına alıp onu da kurtaran arkadaşları bir bir aklına geliyordu. Ancak sağ kalan ve kapılarını çalan insanlar arttıkça ortaya yüzleşmeleri gereken bir soru çıkmıştı: Herkesin aniden delirdiği bir dünyada kime güvenilebilirdi?
Gölün Dibindeki Ev
İkisi de on yedi yaşındaydı. İkisi de korkuyordu. İkisi de evet diyordu.
Mükemmel bir ilk randevuydu: üzerinde kanoyla kürek çekilen göller, sandviçler ve soğuk içecekler... Ama Amelia ve James aniden suyun altında yaşamlarını sonsuza dek değiştiren bir şey keşfettiler.
İki katlı.
Bir bahçeli.
Ve ön kapısı da açık.
Gölün dibinde bir ev.
Amelia ve James için tek bir kural var: Evle ilgili soru sormak yok. Peki böylesine muhteşem bir yerin, belli bir bedelinin olmaması mümkün mü? İkili dalgaların altında parıldayan evde vakit geçirirken gerçekler de ortaya çıkmaya başlıyor:
Bir evin boş olması, orada kimse olmadığı anlamına mı geliyor?
Teftiş
J, dünyanın geri kalanından soyutlanmış, ormanın derinliklerinde bir okula gidiyordu.
Okulun toplam yirmi altı öğrencisinden biriydi. Bu okulun tüm öğrencileri oğlan çocuklarından oluşuyordu ve okulun gizemli kurucusunu baba olarak biliyorlardı. Sanat, bilim ve atletizmin yanı sıra hayatlarının tümünü kaplayan ve bildikleri tek gerçeklik olan okulla ilgili eğitim alıyorlardı.
Fakat J, babanın bilinmesini istemediği başka gerçekler olduğundan şüphelenmeye ve bunlarla ilgili sorular sormaya başlamıştı. Bu yerin gerçek amacı neydi? Öğrenciler neden buradan ayrılamıyordu? Babaları onlardan ne tür sırlar saklıyordu?
Bu sırada, ormanın diğer tarafında, tıpkı Jninki gibi bir okulda, K adındaki bir kız da benzer soruları sormaya ba
Marka
Yazar
Sayfa
2032Sayfa
Kağıt
2.HamurKağıt
Boyut
13.50x21.00cm
Barkod:
Kategori:
Yorum bulunamadı