Immanuel Kant’ın Ahlak Yasasının Hıristiyan Ahlakıyla İlişkisi
Immanuel Kant’ın Ahlak Yasasının Hıristiyan Ahlakıyla İlişkisi
Immanuel Kant, ödev ahlakıyla felsefe tarihinde, insanı “özgu¨r bir varlık” olarak tanımlaması sebebiyle önemli bir yer işgal etmiş ve bu tanımlamadan dolayı onun özgu¨n bir ahlak felsefesi ortaya koyduğu kabul görmu¨ştu¨r. Ancak Kant’ın ahlak felsefesi derinlemesine bir incelemeye tabi tutulduğunda, oluşturmuş olduğu kavramların arka planında Hıristiyan ahlak öğretisinin derin izleri göru¨lecektir. Ödev ahlakı ile Hıristiyan ahlakının öğretileri ilişkilendirildiğinde, iki öğreti arasında benzerlik dikkatten kaçmamaktadır. Çu¨nku¨ hem Kant hem de Hıristiyan ahlakı vicdana ve niyete önem vermektedir. Özellikle bu iki hususun saflığı her iki öğreti içinde dikkat çekicidir. Fazilet ve iyiliğin emredilmesi ve çoğaltılması, dolayısıyla da bu hususların herkes tarafından ödev sayılması gerektiğini vurgulaması bakımından bu iki ahlak öğretisi arasında bir ilişki söz konusudur. Kant’ın ahlak felsefesinde oluşturduğu temel kavramların içeriğine inildiğinde Hıristiyan ahlak öğretilerinin etkileri ortadadır ve bu kavramların bir şekilde bu ahlaktan tu¨rediği dikkatten kaçmamaktadır. Du¨şu¨nce du¨nyasında genel bir yargıyla, ahlakın öncelikle temel gereksinimini dinden alan bir disiplin olması sebebiyle, dinin ahlak u¨zerinde belirli bir gu¨ce sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Ahlak u¨zerine yapılmış olan çalışmalar dikkate alındığında özellikle koşulsuz buyruk kavramına ya da ahlaksal buyruğun koşulsuz gerçeklikte ortaya atılmış olduğuna yapılan vurgunun birçok dinsel inanç ve felsefi du¨şu¨ncede ortaya çıktığı göru¨lmektedir. Gelinen aşamada bu çalışmanın temel amacı Kant’ın ahlak anlayışının Hristiyan ahlakının bir devamı niteliğinde olduğunu Kant’ın ahlak felsefesinin temel kavramlarından hareketle göstermeye çalışmaktır.
Yorum bulunamadı