Hatıralarım Canlı Tarih - Nizamettin Delilbaşı - Dorlion Yayınları
… Hünkâr’ın kadeh yönetimi görülmeye değerdi; çok ikiyüzlüceydi. Şampanya kadehini dudaklarına zorlukla değdirebiliyordu. Halbuki keyif düşkünü olduğunu hatta rakı bile içtiğini biliyorduk.
… On binlerce halk, erkek kadın hatta çocuklardan oluşan bir kalabalık mabeyn’in ve yeni köşkün cephe ve etrafına toplanarak: “Yaşa, Horra” nidalarıyla, sürekli alkışlarla dünyayı çınlatıyorlardı. Sultan Hamit, ziyafette bunun farkına varmamış ve gürültüyü işitince rengi uçmuştu.
… Kaçmak ve kaçınmakta hakları vardı. Gidenler; sefil, çıplak kalıyor, pek azı çürümüş, bitik, ölü hâlde geri dönüyor. … Türk kanı, Türk canı heder oluyor, boş yere harcanıyor, halis Türk kanı akıyor, Türklük ölüyordu.
… Diğer örnekler gibi çukur doldurmadım, benden önce oraya sürgün edilip ölen babam gibi ölmeyerek çile doldurdum. Ordu değiştirdim. Meşrutiyet ilan edildiğinde, on altı yıl yedi aydır kıdemli sürgünden kurtulup İstanbul’a döndüm.
Nizamettin Delilbaşı, Abdülhamit’in sarayında gördüklerini, geçirdiklerini gençliğe ibretle bildirmek için yazdığı anılarında eski bozuk düzenle şimdiki rejim arasındaki büyük farkları tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Yorum bulunamadı