Ey Derviş! - Hace Abdullah Herevi - Büyüyen Ay Yayınları
‘Pîr-i Herât, Pîr-i tarîkat... unvanıyla anılan Hâce Abdullah Herevî (1006-1089), çağlar boyunca İslâm sûfîleri başta olmak üzere tüm dünyada birçok mutasavvıfı derinden etkilemiş bir ekoldür. Ensârî, daha gençlik yıllarında edebî ve dinî ilimlerde ve şiir sanatında büyük bir üne kavuşmuştur. Büyük bir âlim ve muhaddis olmasının yanında doğaçlama şiir söyleme yeteneği, etkileyici hitâbeti, Arapça ve Farsça vukufu, edebî ilimlerdeki başarısı ve insanı derinden etkileyen sanatlı tasavvuf öğretisi yüzyıllar boyunca dilden dile dolaşmıştır. Eserleriyle Senâî, Attâr, Mevlânâ ve Câmî gibi birçok sûfîyi etkilemiştir. Onun Ey Derviş isimli eseri, son derece neşveli ve dinî heyecanın yansımaları olan farklı metin parçalarından oluşmaktadır. Hâcenin bu risalesinde, tasavvufa meyleden ve seyr ü sülûka başlayan sâliklerin, seyr-i sülûk esnasında karşılaşacağı muhtemel illetleri ve ruhî tehlikeleri izah etmiş; tasavvufî görüşleri yanında, münâcatları, duâları, özellikle de tevhid, mârifet, şerîat, hakîkat gibi konular ve fıkhî bilgiler yer almaktadır. Eserde irâde, zühd, tevekkül, sabır, hüzün, havf, recâ, şükür, muhabbet ve şevk gibi konular ön plana çıkmakta, bu makamlar ve hallere dair düşünceler ifade edilmektedir. Ey Derviş, müseccâ’ bir nesir formunda, son derece âhengli bir üslûpla kaleme alınmıştır. Bu güzel eserin tercümesini 1759da tamamlayan 18. asır şairlerinden aslen Kerküklü Nevres-i Kadîm (v. 1762) sıfatıyla meşhur Abdürrezzâk Nevres, yaşadığı devrin gölgede kalmış edebî şahsiyetlerden biridir.
Ey Derviş! Bir yanından gaflet ve boş vermişlik derdiyle tutulduğun yatağından sabah uyanıp kalktığında tedbir ve uyanıklık gözüyle aynaya bir bak ve gör! Eğer en güzel biçimde tertip edilmiş bir kitabın kâğıt parçası gibi, latif bir sahife olan parlak çehren, gül pembe bir güzellik ve letâfetle donatılmışsa; güzelliğinin ve ziynetinin sonunu getirecek bir sebebe imkân sağlayacak bir kabahat işleme ve dolunay gibi parlayan yüzünü lekeli, çirkin bir hâle getirme. Yok eğer eskiyip yıpranmış solgun yastığında boş hayallere daldığında yüzünün rengi solmuş, o taptâze çehren ve misk kokan yüzünün güzelliğinden geriye bir şey kalmamış, kendini basit, sakil bir hâl içinde bulursan; utanç ve pişmanlıktan kızarmış, solgun, ışıltısını kaybetmiş yüzünü, mâsûmiyet suyuyla bir kez daha yıkayıp arındır.
Yorum bulunamadı
 Akademik
 Akademik  Bilgisayar
 Bilgisayar  Çocuk Kitapları
 Çocuk Kitapları  Edebiyat Kitapları
 Edebiyat Kitapları  Eğitim Kitapları
 Eğitim Kitapları  Ekonomi Kitapları
 Ekonomi Kitapları  Felsefe Kitapları
 Felsefe Kitapları  Genel Konular
 Genel Konular  Hobi Kitapları
 Hobi Kitapları  İnsan ve Toplum
 İnsan ve Toplum  Kişisel Gelişim
 Kişisel Gelişim  Politika Siyaset
 Politika Siyaset  Sağlık Kitapları
 Sağlık Kitapları  Tarih Kitapları
 Tarih Kitapları  Yemek Kitapları
 Yemek Kitapları 
 İlkokul Kitapları
 İlkokul Kitapları  Ortaokul Kitapları
 Ortaokul Kitapları  Lise Kitapları
 Lise Kitapları  TYT Kitapları
 TYT Kitapları  AYT Kitapları
 AYT Kitapları  DGS Kitapları
 DGS Kitapları  ALES Kitapları
 ALES Kitapları  KPSS Kitapları
 KPSS Kitapları  YDS Kitapları
 YDS Kitapları  YÖK-DİL Kitapları
 YÖK-DİL Kitapları 
 
 
